Pazartesi, Kasım 30

Pazartesi pazartesi

Hani bazen insan etrafında olup biten her şeye takar ya, bu neden böyle şu neden şöyle... Ben de sanırım öyle bir gündeyim ve kıvılcımım Pakize Suda oldu! Bu gün okuduğum bir yazısı aklıma aslında hepimizin bildiği ama çok az ifade ettiği bir şey getirdi:
Toplumumuzda "evlenme paradoksu" denen bir şey var. Bunu açılım boyutuna taşımak isterseniz meydan sizin, ben sadece genel bir yorum getirmek istiyorum.
Gelişen ülkeler, gelişme süreciyle beraber bazı aşamalardan geçeler. Mesela eğitim. Toplum geliştikçe, eğitim olanakları artar ve genç tabaka süregelen yarışta bir adım öne geçebilmek için daha çok okur. Kitaplara ayrılan zaman, eşlere ayrılan zamanı çalar, evlenme yaşı ölüm yaşına yaklaşır. Türkiye gelişmekte olan toplumlar arasında diye gururla söylüyoruz öyle değil mi? Peki neden bu sürecin doğal getirilerini hala göz ardı etmeye çalışıyor toplumumuz? Eğer hala 35 yaşına gelmiş yakınlarımıza evde kalmış damgası yapıştırılıyorsa bu toplumun hala bazı değişikliklere yeniliklere açık olmadığını göstermez mi? Hem AB ye girelim, hem gelişelim ama bu istediklerimizin gerektirdiklerini kabul etmeyelim, üstünü kapatalım mantalitesiyle nereye kadar ilerleyebiliriz, bu benim merak konum! Sözlerimde yanlış anlaşılmalar olmasın, ne evlilik konusuna takmış bir manyağm ne de bu konu benim için önemli. Dediğim gibi tek suç Pakize Suda'nın :) İşte o yazı:

"Bu güzellikle nasıl oldu da evlenmediniz? "Eli yüzü düzgün ve bekâr olup da bu sorunun muhatabı olmamış kadın var mıdır acaba? En son bir gazeteci röportaj konuğuna soruyordu. Gayet masum ve sıradan görünen bu soru aslında "mana zengini"dir bana sorarsanız. Ve bilinçaltımızın aynasıdır. Nedir mesela...
* Evlilik kadına bir lütuftur, çirkin kadının hiç şansı yoktur.
* Erkeğin evlilikteki tek kriteri evleneceği kadının güzel olmasıdır, e bu da normaldir.
* Güzel kadın, güzelliğini evlenerek "değerlendirmelidir".
* Bir erkeğe sunulmamış güzellik boşa gitmiş demektir.
* Güzel bir kadının nihayetinde varmak isteyeceği yer, nikâh dairesi olmalıdır.
* Güzel kadın, bir nevi unu, yağı, şekeri olan "bakkal amca"dır. Hâlâ "helva" yapmıyor olması abestir. İşin garip tarafı bu soruyu hep kadınlar sorar kadınlara. "Güzelliğin evlilikle taçlandırılması gerektiği"ni düşünen erkeğe rastlamadım henüz. "

Pakize Suda

Sanıyorum bana hak verenler olacaktır. Yazıya bir göz atınca bir sorunun ya da bir cümlenin anlamının onu oluşturan sözcüklerin anlamı kadar basit olmadığını, kazdıkça yeni şeylerin çıktığını da görülüyor aslında. Neyse, o da başka bir yazının konusu olsun!




1 yorum:

  1. Bu konuyu epey kurcalamış olmama rağmen nasıl da bu yönden hiç düşünememişim... garipsedim kendimi ama hoşuma da gitti... eee "Dünle beraber gitti cancağzım şimdi yeni şeyler söylemek lazım"mış... Bu benim aklımı bir süre kurcalar :] Teşekkürler Burcu :]

    YanıtlaSil