Pazar, Aralık 13

Göz


Göz ne kadar önemli bizim için. Etrafımızdaki her şeyi görmeye ihtiyacımız var. Öyle ki, bir bebeğin etrafındakileri alıp ağzına sokmak istemesi gibi, biz de etrafımızı görmeyi, tanımayı bekleriz... Hatta bu duyudan dilimiz de nasibini alır. Nitekim "Bak, görüyor musun?" "Gördüm, evet harika!" deriz, hatta çoğu duygumuzu görsel tasvirlerle bezeriz. İnsanın hayat tecrübesi "gördükleriyle" ölçülür ve sonunda da ölümü görecektir. Ya da ne biliyim, kaç ülke görmüşüzdür ya da kaç şehir? Dünya gözüyle görmeden gitmemek isteriz başka diyarlara öyle değil mi? Bir cin ali çizerken bile ağız ya da burun ihmal edilebilir, ama gözler yoksa cin alide eksik bir şeyler hissedilmez mi ya da o çizdiğimiz cin ali olmaz değil mi? Tüm bunları hissederken başkalarına da hissettirmek isteriz belki de kanıtlamaktır içimizden gelen. Fotoğrafçılık buradan kıvılcımını almıştır şüphesiz. O gördüklerimizin fotoğraflarını çekip, eşle dostla paylaşmak ne kadar da mutluluk vericidir? Zaten yaşadığınız bir şeyi başkalarıyla da paylaşarak, geçirmiş olduğunuz o anı yine yaşarsınız ama bu kez daha bi coşkulu olur sanki...


Aslında işin içinde göz varsa, görmek istediğimiz kadar görülmek de isteriz. Herkesin içinde birilerine ilgi göstermek, ilgi görmek ihtiyacı yatar aslında, o yüzden değil midir çabamızın çoğu? Evet, üniversite bitiriyoruz ama sadece kendimiz için değil (başta kendimiz için ama) çevreye de gösteriyoruz bunu yanlış mı? Bak ben doktor oldum, mühendis oldum... Adımın başındaki Dr. önekini gördün mü? gibi şeyler içimizdeki o ilgi görme merakını bastırmak için değil midir? Bu aslında açlıktan daha kötü bir şey, çünkü acıksan öyle ya da böyle yemek bulup yersin, ama öyle anlar gelir ki o egoyu bastıracak kimse olmayabilir etrafta... Yani, seyircisiz bir sahnede tiyatro yapmak gibi, söylenen sözler ve kullanılan mimikler uzayın sonsuz boşluğuna gidiverir hiç paylaşmadan.

Camımızdan dışarı uzun uzun aslında her detayını bildiğimiz arka bahçeye bakmak, bahçenin ve de dış dünyanın orada durduğunu görmek ne kadar da rahatlatıcı bir duygudur. Uzaklara dalmak da böyle bir şey... Evet, hala altımda basabileceğim bir toprak var duygusu bizi rahatlatan temel şeydir bence. Tıpkı çevresini keşfeden bir bebek gibi, aynı manzarayı evirip çevirip tekrar incelemek bize mutluluk verendir. Düşünüyorum da insanoğlu göz'lerine bu kadar tutkun olmasaydı hangi yeni tatlar çıkardı ortaya? Görme tutkusunun yerini ne alabilirdi acaba??? Görmek kadar tatlı ve tatmin edici başka ne bulabilirdik???




2 yorum:

  1. Farklı bir konu. Orta Şekerli Bir Yazı. Bu konu üzerine daha iyi şeyler yazılabilir ama bakış açını sevdiğimi belirtmek isterim.

    YanıtlaSil
  2. Herşeyin önünü sonunu bilmek heyecanını kaçırır derler ama görmek yerine "bilmek" duyusuna sahip olaydık ve kendimizin iyi diğer herkesin de kötü olduunu bilebilseydik ve bunu onlar da bilselerdi işte o zaman bu en erdemli ve gelişmiş insanoğlunda bile küçük bir tebessüm yaratırdı... tabi ki egodan kaynaklı :]

    YanıtlaSil